Sporcu Site

Basketbol Kuvvet

Kısaca kuvvet, kuvvet uygulayabilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Kuvveti geliştirmek, sporcunun verimini yükseltmeye çalışan herkesin öncelikli ilgi konusu olmalıdır. Kuvvet gelişimi, antik olimpiyat oyunlarında yarışmalara hazırlanan sporcular tarafından ilkel biçimde de olsa uygulanmasına karşın, günümüzde kuvvet geliştirmenin yararlarını göz önüne almayan antrenörler bulunmaktadır.



Birçok yapay kuvvet gelişimi aracı, sadece belirli spora uygun özel becerilerin uygulanmasına göre 8-12 kat daha fazla kuvvet arttırımını sağlamaktadır, (örneğin bir voleybol oyuncusu, smaç için sıçrama yeteneğini geliştirmek istiyorsa; bir voleybol antrenmanı sırasında birçok smaç uygulaması yerine, ağırlık çalışması uygulaması ile daha hızlı gelişim sağlayacaktır). Bu nedenle kuvvet antrenmanı, sporcuyu "yaratma" süreci içindeki en önemli özelliklerden birisi olarak değerlendirilmelidir.



Kuramsal bir bakış açısından bakacak olursak kuvvet, hem mekaniksel bir özellik hem de bir insan yeteneği olarak değerlendirilebilmektedir. İlk durumda, kuvvet; mekanikteki çalışmaların bir amacı olarak, ikinci durumda ise antrenmandaki fizyolojik ve yöntemsel incelemelerin bir alanı konumunda incelenmektedir.

Mekaniksel bir Özellik Olarak kuvvet Kuvvet, yön, büyüklük yada uygulama noktası tarafından belirlenebilir. Newton'ın ikinci hareket kuramına göre; kuvvet, kütle (m) ve ivmelenmenin (a) çarpımına eşittir.



F = m *a



Sonuç olarak; kuvvet düzeyinde bir artış, bu etmenlerden birinin ya da ikisinin birden (m yada a) değişmesi ile sağlanabilmektedir. Kuvveti geliştirirken; bu gibi değişikliklerin, nicel değişikler sonucu ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Mekanikte kullanılan aşağıdaki ki denklem bu noktaya açıklık getirebilir:



Fmx = mmx*a (1)



Fmx = m * amx (2)



Fmx doruk (maksimal) kuvvet (; mmx doruk kütle ve amx doruk hız artışı anlamına gelmektedir. Birinci denklemde, en yüksek kuvvete, olanaklı en yüksek kütleyi uygulayarak ulaşılırken, ikinci denklemde aynı sonuca hareketin en yüksek hızı uygulanarak ulaşılmaktadır. Sporcunun uygulayabileceği kuvvet ve bu kuvveti uyguladığı hız ters orantılı bir ilişki ortaya çıkarmaktadır (yukarıda gösterildiği gibi). Sporcunun uyguladığı kuvvet, bu kuvvetin uygulandığı zaman aralığı arasındaki ilişki için de aynı durum geçerlidir. Bir yetenekteki gelişim diğer yetenekte ki gelişimin azalmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak, kuvvet bir yetenekteki baskın özellik olsa bile tek başına ele alınmamalıdır; çünkü önceden bahsedilen hız ve zaman öğeleri kuvvetin uygulanmasına doğrudan etki etmektedir.



Kuvvet ile hız arasındaki ters ilişki Hill (1922) ve Ralston ve ark. (1949) tarafından gösterilmiştir. 102. Şekilde gösterilen Rolston'un kuvvet-hız eğrisi incelendiğinde katılımcı tarafından gerçekleştirilen doruk yüklenmelerde kütle düştükçe hız artışının yükseldiği gösterilmektedirKütle arttıkça (beyzbol atışından, gülle atmaya ve haltere kadar) ivmelenmenin, hiç hareket olmayana kadar azaldığı görülecektir, (yada kütledeki kassal statik kasılma kişinin doruk kuvvetinden daha fazla ise azalma gözükmektedir).





Kuvvetin büyüklüğü kütlenin büyüklüğüyle doğrudan ilgilidir (Goncharov, 1952). Hareket eden nesnenin kütlesi arttıkça kuvvette de artar ve sadece hareketin başlangıcında, bu ilişki doğrusaldır. Kütlenin sürekli olarak artması, uygulanan kuvvette aynı büyüklükte bir artış sonucunu doğurmak zorunda değildir. Bu nedenle, Sporcunun gülleye karşı uyguladığı gram başına kuvvet, halteri kaldırırken uyguladığından daha fazladır. Florescu et al (1969) tarafından önerildiği gibi 7250 kg'lık bir gülleyi 18.19 m fırlatmak için Sporcunun 6.9 h.p. (beygir gücü) kuvvet uygulamasını gerektirmektedir. Oysa 150 kg'lık bir koparma sonucu için sadece 4.3 h.p yeterlidir.



Kuvvetin Fizyolojik Özellikleri





Kuvvet, içsel ve dışsal direnmeyi aşmayı sağlayan sinir-kas yeteneği olarak tanımlanabilir. Sporcunun üretebileceği en yüksek kuvvet hareketin biomekaniksel özelliğine (örneğin daha büyük kas gruplarının katıldığı derece, kaldıraç kuvveti) ve ilgili kas gruplarının kasılma büyüklüğüne bağlıdır. Doruk kuvvet, aynı zamanda bir itki (impuls)nin yoğunluğunun (ilgili motor birimlerinin sayısını belirten) ve bunun tekrar sayısının bir işlevidir. Zatsyorski (1968)'ye göre saniyedeki itki sayısı, dinlenme sırasındaki 5-6'dan, en üst düzeyde yükün kaldırımı sırasında 50'ye kadar çıkarılabilir.



Kuvvet antrenmanı sonucunda; bir kas, kendisini genişletir (Marpurgo, 1897) yada aşağıdaki etmenlerin sonucu olarak kasın enine kesitsel gelişimi (hipertrofi) sağlanır: 1.kas dokusu başına düşen myofibrillerin sayısının yükselmesi (Goldspink, 1964), 2. her kas dokusu başına düşen kılcal damar yoğunluğun yükselmesi (Mathews ve Fox, 1976), 3. protein miktarının yükselmesi (Gordon, 1967), ve 4.kas liflerinin toplam sayısının yükselmesi (Edgerton,1970). Bütün bu olaylar, kasların kesit alanlarında genel bir büyümeye neden olurlar (1 cm2 kas 6-12

kg arası gelişir).



Zatsyorski (1968) aşağıdaki üç etmeni, kişinin kuvvet büyüklüğünün bir işlevi olarak göz önünde bulunduğunu belirtmektedir:



1. Verim sırasında, kaslararası uyum yada değişik kas gruplarının birbirlerine olan etkilen. Kuvvet gerektiren fiziksel bir etkinlik sırasında, işin içinde yer alan kas grupları arasında uygun bir düzen bulunmalıdır. Kaslar çoğunlukla belirli bir sırada ardaşık olarak etkinliğe katılırlar. Örneğin; halterde silkme tekniğinde kaldırışın ilk bölümleri sırasında yada başlangıçta trapezius kası gevşetilmelidir. Ancak bu kas, silkme evresinde de yer alarak harekete katılmalıdır. Bazı seçkin sporcular bile kaldırışın başlangıcından itibaren trapezius'u kasmaya başlarlar. Bu eşuyum (koordinasyon) eksikliği, kaldırışın tekniksel yapının değişmesiyle sonuçlanır ve etkisiz bir eyleme neden olur. Buna benzer olarak; sprint yarışmalarında omuz kaslarının kasılması, sprinterin veriminde olumsuz bir etki oluşturmaktadır. Bu nedenle; kaslar arasındaki eşuyumun (koordinasyon) yokluğu, kişinin düzeyinin altında bir verim göstermesiyle, sonuçlanır ve hem antrenör hem de sporcu buna dikkat etmelidir. Gevşeme tekniklerinin kullanımı, kişinin kassal kasılma eşuyumunun gelişimine neden olmaktadır.



2. KASİÇİ EŞUYUM (koordinasyon); Sporcunun kuvvetini sergilemesi yapılan etkinlikte aynı zamanda etkinlikte görev alan sinir-kas birimlerine(ünitelerine) de bağlıdır. Baroğa (1978)'ya göre bir kol bükülmesi sırasında, kolun üst kısmındaki iki başlı kasların 25 kg'lık bir kuvveti varsa; aynı kasın elektriksel uyarımı, kasın kuvvet niteliğinde 10 kg Iık bir artış ortaya çıkartmaktadır. Bu durum, Sporcunun her etkinlikte bütün kas liflerini etkinliğe sokamadığı göstermektedir. Bu durum, Kuznetsov (1975) tarafından "kuvvet yitimi" olarak adlandırılmıştır. Doruk yüklerin yada daha çok sinir-kas birimlerinin (ünitelerinin) daha fazla katılımını sağlayan diğer antrenman yöntemlerinin uygulanmasıyla düzeltilebilmektedir.



3. Sinirsel bir uyarıya tepki gösteren kasın kuvveti. Bir kas, bir antrenman uyaranlarına niteliğinin sadece % 30'luk bir düzeyi ile tepki gösterir (Kuznetsov, 1975). Antrenmanda aynı yükün yada aynı yöntemin kullanılması, orantılı bir antrenman uyumuna neden olur. Daha üstün bir uyum başlangıcını sağlamak için; yüksek yoğunluklu uyarıcılar (en yüksek uyarıcının en yüksek etkiye sahip olması nedeniyle) kullanılmalıdır. Bu nedenle, sistemli antrenmanı sonuçlarından biri; sinirsel uyaranların ve agonist ve antagonist (hareketteki diğer bir kasın tersine hareket eden kasların (temel eyle mi gerçekleştiren) etkinliklerde olan birlikteliklerinin eşzamanlı olarak geliştirilmesidir. Buna benzer olarak; uygun bir antrenman programı, kuvvet gelişimiyle sonuçlanacak, sinir-kas birimlerinin fizyolojik değişim düzeneklerinin yetkinleşmesini sağlayacaktır.



Sporcunun kuvveti kullanmaktaki yeteneğinin, eklemin açısına da bağlı olduğu unutulmamalıdır. Bu alanda yapılan araştırmalar birbiriyle çelişen sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bazı bulgular en yüksek kuvvetin, eklem tam düzken yada düze çok yakınken başarıldığını belirtirken; (Hunsicker,1955; Etkins et al. 1957; Zatsyorski, 1958 ve diğerleri ) daha yüksek kas verimine eklem 90-100 derece arasında büküldüğünde ulaşıldığını söylemiştir. Logan ve McKinney (1973)'in ortaya attığına göre bir kasın en yüksek kuvveti uygulayabilmesi için doruk uzunluğa getirilmesi gerekmektedir. Ancak; eklem 90 derece büküldüğü zaman kas, hareketin doğrusal çizgisi üzerinde kasılır ve bu nedenle daha yüksek bir mekaniksel bir verimle çalışır. Aşağıda şekil 103 A'da gösterildiği gibi; kas (m) 1 numaralı okun gösterdiği yönde kasılırken kol da 2 numaralı okun gösterdiği yönde hareket etmelidir. Şekil 103 B'de kas 1 numaralı ok yönünde kasılırken kol da 3 numaralı ok yönünde hareket eder. Yinede bu çelişkili bulgular sporcunun geniş açılı bir eklemle, dar açılı bir ekleme göre daha fazla kuvvet üretebileceğini söylemek için güvenilir gözükmektedir.





Kas kasılmalarının çeşitleri



Kas kasılması veya gerginliği aşağıdaki araçların kullanımıyla gerçekleşir:a. yerçekimi kuvveti b. isokinetik aletlerc. sabit dirençd. elektriksel uyarım Yukarıdaki araçların kısa açıklamaları okuyucunun konuyu kavrayışını arttırmak için kısaca tartışılacaktır:



a. Yerçekimi Kuvveti





Kişi bir serbest ağırlığı kaldırdığı zaman, nesnenin ağırlığını orantılı olarak yükselten yerçekimi kuvvetine karşı kendisi de bir kuvvet uygular. Kaslardaki gerilime, ya yerçekiminin üstesinden gelinerek ya da ona karşı konularak ulaşılabilir. Her iki durumda da genellikle yanlışlıkla "isotonik" olarak tanımlanan dinamik "kasılma (contraction) meydana gelir ("isos" Yunanca'da eşitlik anlamına gelirken, "tenikos" gerilim anlamındadır. Diğer bir değişle kas gerilimi, bükülme açısının bir işlevi olduğundan, isotonik yanlış bir kullanım olarak eşit gerilim anlamına gelmektedir.



YERÇEKİMİ KUVVETİNİ YENMEK genellikle konsantrik olarak tanımlanan ve kas boyunun kısaldığı durumları gösteren bir kasılma çeşidiyle sonuçlanır ("com-centrum" Latincede ortak bir merkeze sahip olmak demektir), koncentrik kasılma yada yerçekimi kuvvetinin yenme, boş ağırlık uygulayan birçok sporcu tarafından kullanılan ortak bir antrenman tekniğidir.



YERÇEKİMİ KUVVETİNE KARŞI KOYMA, daha etkili olmasına rağmen daha az kullanılan kuvvet geliştirme araçlarındandır. Bu kısaca; ağırlığın kaldırılması yerine (yerçekimi kuvvetini yenme), yerçekimi kuvvetinin arttırılarak yere doğru yavaşça ağırlığın indirilmesi anlamına gelir. Böyle bir eksentrik kasılma sırasında, uyarım evresinde kaslar gerçekten uzar. Böyle bir durum, kişi yüksek bir nesnenin üzerinden yere doğru atladıktan sonra şokun etkisini azaltmaya çalışması durumunda ortaya çıkmaktadır.



b. İsokinetik aletler



Kuvvet gelişimi için gerekli olan makinalarm (Nautiluş, mini-gym, Cybex) birçok çeşidi daha çok yakın bir zamanda geliştirilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. İsokinetik (eşit ya da sabit hareket) kasılma; aletlerin dayanıklılığının, tüm hareket dizisi boyunca sabit tutulduğu zaman meydana gelir. Konsantrik yada eksentrik kasılmaları birleştiren hareket sırasında, makine Sporcunun uyguladığı kuvvete eşit bir direnç sağlar.





c. Sabit direnç



Bir kas, durağan yada isometrik koşullarda dinamik kasılma sırasında geliştirilenden daha fazla gerilim üretir Sporcunun kuvvetinin sporcu tarafından üretilmeyen hareketsiz nesnelere karşı kullanımı, kasın uzunluğunu değiştirmeden yüksek gerilim ortaya çıkarır.





d. Elektriksel uyarım



Daha tam anlamıyla araştırılmamış olmasına rağmen elektriksel uyarım kasın kuvvetinin artmasını sağlar. Böyle gelişimleri öneren kaynaklar daha çok URSS (Webster, 1975; Kots, 1977) ve Japonya (Ikai ve Yabe 1969)'dandır. Webster'a göre, Sovyet haltercileri kuvvetlerini elektriksel uyarım kullanım sonucunda geliştirmişlerdir. Kots (1977) elektiksel uyarım kullanımının kasların aşırı derecede hipertrofisini arttırdığını ve sadece kuvvete değil dayanıklılığa da yararlı olduğunu savunmaktadır Fizyolojik sıklıktan (1-50 saniye) üç kat daha fazla (150 saniyeye kadar) uyarım sıklığı kullanan Ikai ve Yabe, kuvvet artırımının, istemli doruk kasılmalarda beklenilen gelişim düzeyinden %31 daha fazla olduğunu ileri sürmektedirler.



Kuvvet Verimine Etki Eden Etmenler



Kişinin gösterebileceği en fazla kuvvet üç ana etmene bağlıdır.



1. KAS POTANSİYELİ: hareketin içerdiği tüm kas grupları tarafından uygulanan kuvvetlerin toplamıdır. Kuznetsov (1975) ve Baroğa (1978)'ya göre kişinin kuvvet uygulama yeteneği, halter kaldırmada günümüz verim düzeylerinden 2.5-3 kat daha fazlasıdır. Bu nedenle, bu vargıların ışığında sporcu, büyük olasılıkla şimdiki veriminden çok daha fazla olan 800 kiloya kadar olan ağırlıkları kaldırabilmesi gerekmektedir. Bu değerler kesin olarak doğal verim değerleri üzerinde bir sonucu ortaya koymaktadır.



2. KAS POTANSİYELİNİN KULLANIMI: Bu, hem merkezsel hem de çevresel olarak kas liflerini aynı anda kullanabilme yeteneğidir. Kas potansiyelini daha iyi kullanabilme yeteneği, hem yerçekimini yenme hem de ona karşı koyma için kullanılan özel alıştırmalar uygulanarak geliştirilebilir. Ayrıca yarışmaya uygun antrenmanların yapılması, yüksek kapsamlı iş niteliğinin ortaya çıkmasını sağlamakta ve dinamik kasılmayla birlikte izometrik kasılmalı alıştırmaların birlikte kullanımı etkili bir yol olarak düşünülmelidir.



3. TEKNİK: 100 Kiloluk bir kaldırım potansiyeline sahip bir kas, potansiyelinin anca %30' nü kullanabilir Diğeri bir değişle 30 kilo kaldırma sınırıdır (Baroga, 1978). Daha önce de belirtildiği gibi kuramsal olarak 800 kiloluk bir potansiyel bir kaldırış olanağına sahip olan, halterci 240 kiloluk bir ağırlık kaldırabilir.

Ancak kas potansiyelinin kullanımını düzeltmeyi amaçlayan belirli antrenmanlar, Sporcunun maksimum potansiyelinin %80'ine kadar olan ağırlıkları kaldırma yeteneğini geliştirecektir. Sonuçta halterciler 640 kiloya kadar olan ağırlıkları kaldırabilirken, yüksek atlayıcılar 2.60-2.70 metreye kadar atlayabilirler. Böyle bir verime ulaşma olasılığı, öyle görünüyor ki, merkezsel ve çevresel kas fibrillerinin aynı anda çalıştıran etkinliklerin kullanılabilme düzeylerinde yatmaktadır (Kuznetsov, 1975).

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir